17 Temmuz 2010

Oyun Sona Erdi

Dünya Kupası'nın süresince bir ay boyunca yoğun bira eşleğinde maç izledik, bahis oynadık, vuvuzela'ya küfrettik, ahtapot muhabbeti yaptık, Ömer Üründül ile dalga geçtik vs. Şahsım ve akranlarım adına 94'den beri canlı olarak izlediğim beşinci dünya kupası oldu ("Ben 90 kupasını hatırlıyorum be abi" diyen akranların kalbini kırarım). Neyse velhasıl modern dünyanın en büyük etki, eğlence, güç, para aracı futbola doyduk, bir ay boyunca ekrana kitlenmenin yanı sıra, yazılı/görsel basın Güney Afrika'dan son gelişmeleri bildirdi. Peki merak ediyorum, kupa sonası Güney Afrika'da neler olacak, biri anlatacak mı? Her gün binlerce suçun işlendiği (ki yüzlercesi tecavüz), içsavaş, fakirlik ve AIDS'in 3-5 yaşında onlarca çocuğu öldürdüğü, Batı'nın sömürge kıtasından bahsedecekler mi? Dünya tarihinin en büyük ırkçılığı Apertheid'ın fiili olarak devam ettiğini yazacaklar mı?

Final sonrası, yurtiçi/yurtdışı kaynaklı onlarca yazı okudum, bir tanesinde dahi aradığımı bulamadım. Takımların sahaya çıkışlarını bilirsiniz, futbolcu ile ülkenin küçük çocukları tünelden elele çıkarlar. Sahaya çıkan 22 futbolcunun elini tuttuğu 20 çocuk, nüfusun %10'u nu dahi kapsamayan Avrupa sömürgecisi sözde Güney Afrikalılar beyazlardan oluşuyordu. FIFA aslında ırkçılığı yok edelim, "respect" diye bağırırken, organizasyondaki ikiyüzlüğünü burada dahi basitçe gösterdi. Tamam diğer maçlarda siyahlar olsun da, final maçında sahaya beyazlarla çıksınlar! Irkçı modern dünya, siyahi çocukların finalde futbolcular ile el ele sahaya çıkmasını dahi hazmedemiyor!

Ken Loach'ın telefon numarası olsa, gerçekten arayıp diyeceğim, "Güney Afrika 2010 üzerine bir film çek, oyunu bize anlat, izleyelim." Binlerce Afrikalı siyahın, futbolseverlere hizmet etmek amacı ile sadece 1 aylığına istihdam edildiğini, şu an aç olduklarını anlat! Dünya Kupası süresince futbolseverlerin şehir merkezlerinden çıkmadıklarını, zira Güney Afrika'da sadece şehir merkezlerinde güvenliğin sağlanabildiğini anlat! Zengin turistlerin, kurşun geçirmez, zırhlı tur otobüslerinde, Afrikalı fakir siyahların "teneke mahalleri"ndeki evlerini müze gibi gezdiklerini anlat! Beyazların elektrik telleri ile çevrili malikanelerindeki barbekü partilerini anlat! Çok uluslu şirketlerin petrol, altın, elmas vs. için katlettiği insanlığı ve çevreyi anlat, hiçbir şeyden haberi olmadan klinik araştırmalarda kullanılan masumları anlat!

Bugün kendisini Afrikaner diye tanımlayan beyaz Afrikalı, yerlilere ne diyor biliyor musun? "Burası benim ülkem!"

Bu kadar konuşuyorsun da, sen ne yapıyorsun diyorum bazen kendi kendime... Benim her ay sonu hesabıma geçen maaşımda, Afrikalı çocukların gözyaşları var. Üzülüyorum, bir şeyleri değiştirmek için planlar yapıyorum, belki bir gün vicdan azabımı hafifletebilirim. Sen de düşünüyor musun insanları ve insanlık için ne yaptığını, yoksa evlendiğinde parmağına taktığın reelde değersiz pırlanta daha mı önemli, yoksa para herşeyden daha mı önemli?

Hiç yorum yok: