19 Aralık 2010

Le Quatuor

Dün gece, Dostum Cem aradı ve elinde Le Quatuor için beleş bilet olduğunu söyledi. "Ben 3 yaşımdan beri klasik müzik dinliyorum ulan" diyecek değilim elbette. Memleketin dünya çapındaki klasik müzik sanatçılarını "bize hitap etmiyor, ne çaldığı belli arkadaş, batı müziği bunlar, bizim kültürümüzde yok" şeklinde hakir gören bir toplumun içerisinde yaşam mücadelesi veren biriyim sonuçta. Ancak sanat evrenselse ve sanat herkes için sanatsa elbette bir şeyler anlarız diyerek, kabalık bir grup, Maslak TİM'in yolunu tuttuk.

Yaklaşık 2 saat boyunca, bir yandan klasik müziğin başlıca eserlerini dinlerken, bir yandan da absürd bir komedi izledik. Özellikle finaldeki biste, 2 keman, 1 viyola, 1 çello ve seksi danslar (ehe) eşliğinde, Spice Girls'den If You Wanna Be My Lover icra edilirken kahkalar ile güldük. Sanatsal bir eleştiri yapamayacağım elbette, ancak iki saat boyunca çok keyifli bir gösteri izledim. İki senede bir ülkemize uğrayan dünya çapında bir grubun konserinde, salonun yarısından fazlasının boş olması, mevcut kitlenin yarısının da yabancı olması yine dikkat çekici bir noktaydı. Odasındaki masanın üstünde nostaljik pikabı, hemen yanında Tuna Kiremitçi'nin aşk romanları bulunan, müzik ile oldukça ilgili gruptaki entel arkadaşlarımın, konseri yarıda terk etmesini ise halen anlayamıyorum. Bir de şunu anladım, hayatım boyunca ne zaman Besame Mucho şarkısını duyarsam, anlamsızca kopacağım, Cem Yılmaz böyle büyük bir komedyen işte...


İlgilenen olursa, aşağıda Le Quatuor'un Montreux Güldürü Festivali'ndeki şovlarından 5 dakikalık bir bölüm mevcut.

Hiç yorum yok: