10 Ekim 2013

Hollanda | Çeptır 1 - İntrodakşın

Dostlar biliyorsunuz ben aktif olarak blog yazıyorum ehehe neyse

Şimdi yaklaşık 2 küsür senedir buradayız. Eindhoven ve Hollanda üzerine bir şeyler yazmanın vakti geldi. İlk sene zor, ilk sene önemli, ilk tuhaf hafif sıkıntılı ama onun da bir kafası var. İkinci sene olayı çözmüş oluyorsun, daha bir rahat, daha bir sakin, Eindhoven çocuğuyuz lan biz oluyorsun. Oğlum ilk sene daha tanıştığın bir herifin ismi nasıl yazılır onu bilmiyorsun, Gijs diye adam ismi var lan burda eheh. Şimdi Amsterdam güzel, oooh geliyorsun 3-5 gün kanalda takılıyorsun, iki ot çekiyorsun, karılar kızlara bakıyorsun (iyimiş bu iyimiş, ooo bunlar çok kötü abi bunları geç geç, abi bunu da siken var mı ya), işte iyice turistsen akşam paradiso, escape. bakma ha iyi bir event yoksa onlarda da bok gibi müzik dinlersin. Hollanda müzik kültürü üzerine ayrı bir yazı da yazayım hatırlatın. Neyse ne diyorduk abi, ha işte senin o Amsterdam'da geçirdiğin 3-5 gün aslında bir Amsterdam tecrübesi. Amsterdam'ı Dutch konsept şehri düşün ya nerde bu karikatürü vardı bunun...

Osman sen bunu biliyor musun lan?

Şimdi Eindhoven'a çok bok atıyorum ya ki hak eden bir şehir, ben böyle işine tüküreyim, ama onun da bir kafası var. Gözlemleyen adam için her yerde bir kafa var, o da kafa bu da kafa... Neyse şimdi buranın sosyal demokrat valisi (meyır) Rob van Gijzel üzerinden de anlatayım. Ayrıca bu yazı Eindhoven Valisi üzerine yazılmış sayılı Türkçe eserlerden biri olabilir, literatüre katkı yapıyorum lan. Şimdi abi bu herif PvdA yani Partij van de Arbeid yani İşçi Partili bir herif, fena de herif değil. Bu bir ara çıkıyor İşçi Partisi yürütmede iken diyor ki beyler bu inşaat firmaları bizi sikiyor, tarihin en büyük vurgunu dönüyor, bu demiryolu inşaatı, Schiphol inşaatında bizi sikiyorlar filan diyor. Tabi sonra sıkıntı oluyor, uzaklaşıyor partiden meclisten filan. Neyse sonra bir semti Eindhoven'da valiliği zorluyor olmuyor, sonra bir da zorluyor 2007'de, soruyorlar halka kim olsun, 68.5% Rob olsun. Yalnız bir Anouk bir Dirk Jan (İşte buranın Ayşe'si, Ali'si) seçimi pek siklememiş olacak ki katılım 30%'de kalıyor ve şehir meclisine soruyor. Beyler sıkıntı var seçemedik lan ehehe deyip, siz seçin diyorlar 43'te 25 ile Rob'u seçiyorlar. Neyse dostlar, adam çalışıyor. Çok memnunum lan heriften. Otobüs dakikası, dakikasına. Kar yağar bisiklet yolları her daim tertemiz, çöp zamanında alınır. Yahu bir gün öğlen üniversiteye gidiyorum, merkezde tren istasyonunun önünde herifin biri trafik ışığına toslamış, direği devirmiş hayvan. Büyük ihmal göçmendir kusura bakma. Neyse akşamüstü 6 gibi geri dönüyorum eve, yeni direk dikilmiş, hiç bir şey olmamış gibi. Tabi işte Eindhoven'a heyecan oldu ama, kaza olmuş gördün mü, ha gördüm, şöyle de böyle. Boş muhabbet oldu... Elektrik, su, internet, yol burada sana kuruşu kuruşuna sıkıntısız geri dönüyor arkadaş. Ne övdüm lan piçi, şunları okusa anlasa, bir gelip elimi sıkar. Yahu adam, şehrin ana bulvarını senede bir 1 ay kapatıp, Lunapark yapıyor. Yine dünyanın belki en muhteşem kerhanesi değil ama mütevazi, kendi halinde ama oldukça düzenli bir kerhanesi var, iyi karılar var yine. Keza devlet daireleri randevu sistemi ile çok güzel çalışır, kaldırım vs. inşaatı varsa iş temizdir, güvenliklidir filan. Her sene ışık gösterilerinin gerçekleştiği Glow ve Dutch Desing Week gibi iki iyi organizasyonu yapıyor, hatta kimi zaman bunlar için şehir meydanına çıkan anayolları tüm gün kapatıyor. Sonra diyorsun ki ya benim şehrimde nerdeyse ben kendimi bildim bileli sosyal demokratlar var. Hangisi sosyal demokrat lan, çünkü bu sosyal demokratsa, öbürü başka bir şey. Aslında burada herif sayesinde tecrübe ettiğimde Hollanda'daki muntazam ve muazzam belediyecilik anlayışı. Ha sorsan Maaike'ye Thijs'e (buranın Melike'si Mehmet'i) beğenmezler ha, şu sik bu bok gibi derler. Bunları sürecen İstanbul'a hayatın keşmekeşinde yitip gitsinler ehe.

Neyse ne... Şimdi Eindhoven'da Hollanda'nın en uzun barlar caddesi var... yersen, ben şahsen yemiyorum. Baştan sona 300 metre lan, adam mı sikiyorsunuz.

 "Pardon Barlar Sokağı Neredeydi Acaba?" "Ablacım şimdi burdan dümdüz git, karşına kilise gelecek, onun hemen sağı, görürsün zaten"

Burada ben diyeyim 50 sen de 100, 75 tane bar vardır yanyana. Ama sap çok arkadaş şehir de ya hep diyoruz. Apaçi enflasyonu var, inanıyorum sana Sayın Vali'm bir gün oluk oluk ilik de getireceksin bu şehre trenlerle. Tren yolu demişken, hani biz yurdu demirağlarla örmüştük ya, o iş öyle değil aman ha. Yine bu o oysa bu ne, o oysa bu o değil durumu var. Şimdi Amsterdam'da ki kadim dostum van Unsal'ın İsviçreli bir arkadaşı İzmir'den Denizli'ye trenle gitmek istemiş. Bunu duydum ve herifi uyarmadın mı dedim direkt, uyarmamış. Tabi herif 100 yılda gitmiş Denizli'ye, kompartımanda kendini asacakken neyse ki Denizli'ye varmışlar. Ha şimdi aynı Denizli'yi düşün, İzmir'den Denizli'ye en fazla iki saatte gideceğini düşün, Denizli'de rahatça tren değiştirip, Pamukkale'ye gittiğini düşün, sonra da dönüşte Pamukkale'den trene atlayıp en fazla iki saatte Kuşadası'na gittiğini düşün. İşte Hollanda'da demiryolu böyle bir şey. Abi işte düz ülke, küçük ülke filan geç bunları, adam istese onu da yapar. Zaten baksan Dutch trenleri öyle çok lüks değildir, pintidir bunlar, daha idare eder işte deyip hızlı tren yapmaz. Şimdi misal ülkeye baştan aşağıya fiberoptik döşüyorlar, ayda 73 avroya 500/500 Mbit/s, tv kanalları, o şu bu. Tabi internet altyapısındaki bu gücün etkisinde ülkede bizdeki Digiturk, D-Smart tarzı klasik digital yayıncılık kafası yerine internet ve internet üzerinden digital yayıncılık var. Ve ben her zaman diyorum, 26 yaşıma kadar internet kullanmamışım. Neyse abi Eindhoven valisi trenle karı getiriyordu en son şehre ve barlar caddesine (Stratumseind). Burada da 75 tane mekan vardır dedik. Çok kötü müzik çalan yer görmüştüm ama çok kötü müzik çalan bu kadar yan yana mekan görmemiştim. Abi bazen Gasolina filan çalıyor, utanıyorum ya, utanıyorum yani. Bazen diyorum ki, bu Dutchlar dans eden filan insanlar değil, anca sallanırlar, o yüzden leş müzik çalıyorlar. E diyeceksin ki ne işin var mekanda, e ne yapalım karılarda bu müziği dinliyor. Benim dinlediğim müziğin olduğu mekandaki adamı gece sokakta görsen kaldırım değiştirirsin, at hırsızı tipli bir süsü herif, işte marjinal karılar, oranın kitlesi işte. Diğer tarafta yine kimi zaman Eindhoven yerlisi, kimi zaman çevre kasabalardan, semtlerden gelen karılar oluyor ve kötü müzik dinliyor ama işte karılar güzel olunca bir bakalım şöyle diyorsun. E bunun da bedeli kötü müzik, en fazla 2 saat dayanıyorum sadece. Neyse abi müzik kültürünü sonra yazacağız, caddedeyiz caddede.  



Caddede bira şişesi ile cam bardak ile vb. ile yürümek yasak abi. Bilmem kaç euro cezası var, ben ceza sokarlarken de gördüm. Yazmış adam oraya, caddede vandalizm yaparsan, kırar dökersen, hır gür çıkarırsan, şu şu şu kadar cezası var. Çok da ciddi bir olay görmedim zaten öyle, olanlar da afedersin göçmendi. Çık Beyoğlu'na abi kaç tane kavga görüyorsun bir gecede. Ha bir de kavga görünce yürü yürü diyenler vardır. Hayır arkadaşım kavga izlenir yahu. İki insanın aslında özüne dönüp alanını korumaya çalışan iki aslan gibi mücadelesi. Tabi biz de aslanlar çakal olduğu için bir taraf kesin kalabalıktır abi ya da arkadaşım bir saniye gelir misin, seninle bir şey konuşacağım, küüüüt. Sadece Perşembe akşamları öğrenci gecesinde, Cuma, Cumartesi kalabalık olur. Bir de diğer günlerde açık olan ancak hiç iş yapayan mekanlar var, bomboş duruyor öyle, kara para aklıyor galiba pezevenkler. Bizim vali sosyal demokrat olduğu için gece saat 12 civarı istasyonda 10 avroya bisiklet satan zencilere bir şey demiyor, istese onu da bitirir, adam bir nevi halk bisikleti yaratıyor, zenci de ne yapsın gitsin adam mı vursun, yolunu buluyor. Gerçi Eindhoven Hollanda'nın suç oranı en yüksek şehirlerinden. Şu an sokağa çıksan bir tane insan göremezsin, görsen nolur. Misal burada kezbanları da çok görüyorsun. Misal ne geçende bir tanesi yeni gelmiş şehre işte bir yerlere gidilecek filan bir yerlerden, saat gece 1-2 filan. işte ben döneyim, çok geç olmadan gideyim, sonuçta bisikletim yok, işte şehri bilmiyorum, işte gece geç saatte gitmek şimdi... içimden ayyyhhh dedim, şark kafası ile garp kafasında olmak bu olsa gerek dedim. bu arada ben türk insanının cahiline de okumuşuna da çok üzülüyorum. çok boş oğlum insanlar. Ha başarılı, çalışkan , çok iyi mühendisler belki filan, iyi yerlere de gelirler ama düşünsel derinlik yok... Buranın coffeshoplarında, turist olmaz, lokal pek olmaz daha çok yabancı öğrenciler, hispanik herifler, işte süpermarkette kasiyer, dönercide garson Türkler, faslı herifler, zenciler, kısaca afedersin göçmenlerdir. Varolan lokaller de zaten oranın müdavimi hayat mücadelesine yenik düşmüş heriflerdir. Bu Hollandalı'lar cigaradan haz etmedikleri gibi, 40 yıllık dostunun elinde bir gün cigara görse, esrarkeş pezevenk der. Şimdi biliyorsunuz Türkiye'de herkes esrar içiyor artık. Ben şu kadar yakalandı bu kadar yakalandı haberlerine pek inanmıyorum. Herkes içiyor lan. Ama heriflere sorsan aaa Hollanda herkes cigara içiyor, sokakta karılar, kanallar, tramvay, lan yürü git. Misal burada öyle sokakta içki de içemezsin, çok nadir sokakta içki içen adam görürsün. Delisi var lan buranın bir tane. Bildiğin köy delisi lan. Unuttum şimdi adını. Tekerlekli sandalyesi var bunun. Merkezdeki kafelerin önünden geçerken bağırır, Hristiyanlığa davet eder insanları, bağırır bağır gider, incil'den filan bir şeyler okuyormuş. Lan heriflerin dine davet eden fanatik dincisi bile farklı ya. Bir kere de 3-5 zenci gördüm merkezde onlar da Jesus Mesus yazmışlar kartonlara, dine davet ediyorlar. Amerika mı lan burası it, ana kıtada Hristiyanlığa davet etmek sana mı düştü piç dedim eheh. Gerçi bu Hollanda'da başka şehirlerde de gördüğüm bir şey ama ben bugün bir haber aldım Orhan Abi bilmiyorum 99% doğru, dün de yazdı gerçi Hollanda'da arkadaşımla da konuştum Hristiyanlık bitmiş. Burada bilmem kaç sene sonra Hristiyanlar azınlık olur. Şu an dahi halkın 42.7%'si herhangi bir dini inanca sahip değil (bkz. ateyist). Neyse sıkıldım lan bir ara devam edeyim bu yazıya, hatırlatın. Gijs nasıl telafuz edilir lan, onu bir söyleyin. Yani o zaman soyadında Asdfghjk amk.

1 yorum:

bellatrix dedi ki...

Hollanda müzik kültürü üzerine ayrı bir yazı da yaz, bak hatırlatıyorum :)

Öperim.